TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yüz binlerce hasta organ bekliyor

İzmir’in ilk kadın İl Sağlık Müdürü olan Uzman Doktor Bediha Türkyılmaz her yıl bir stadyum dolusu insanın organ bağışı beklerken öldüğünü ve organ bağışı konusunda olumsuz sinyaller veren şehir efsanelerinin dikkate alınmaya değer olmadığını söyleyerek, “Bağışlanan her organ acılar içinde kıvranan bir insana sağlıklı bir yaşam armağan etmektir. Bu bir insanın bir insana verebileceği en büyük hediyedir” dedi

Haber Giriş Tarihi: 02.02.2015 08:15
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Yüz binlerce hasta organ bekliyor

NİLGÜN TAZE

Organ bağışında çok hassas olduğunuzu biliyoruz.  Bu konuda ne tür gelişmeler kaydedildi?

Evet bu konu hayat kadar hassas.. Çünkü hayatı içeriyor. Kalp bekleyen bir doktoru gördüğümde içim sızladı. Anne karnındaki bir cenin gibi bükülmüş, sırtındaki yapay kalple acılar içinde bir kalp bağışlanmasını bekliyordu. Bir kalp bağışlayan olsa bırakın kendisine, ailesine faydalı olmayı, bir çok insanın da şifa bulmasına kanal olmaya devam edebilirdi. Ama yok..

Kulaktan kulağa yayılan şehir efsanelerinin buna neden olduğunu düşünüyorum..

Öylesine ilginç akıl dışı efsaneler var ki en büyük sıkıntıyı da bunlar oluşturuyor zaten. Organlarını bağışlayanların peşine organ mafyasının düşeceğine, doktorların organlarını bağışlayan kişi için ‘ölsün de organlarını başkalarına verelim’ diyerek iyi bakmadığına inanan insanlar var. Dini inançlara göre hareket edenler de öldükten sonra yeniden yaratıldıklarında eğer organlarını verirlerse, bağışladıkları organlarının kendilerinde olmayacağına inanıyor. Bir kısım da, ‘kalbimi bağışladığım kişi arkamdan günah işlerse günahları bana yazılır mı’ diye soruyor.  Allah’ın verdiği canı ona buna vermek benim haddime düşmez diye düşünenler de var. Bunlar akıl alır gibi değil ancak maalesef insanlar bunlara inanıyor. Ben İl Sağlık Müdürü olarak bu tür şehir efsanelerine hiçbir insanımızın prim verip inanmamasını öneriyorum. Organ bağışının olabilmesi için zaten beyin ölümünde olmanız gerekiyor. Bunun anlamı 24 ya da 48 saat sonra tamamen öleceğinizdir. Bu durumdaki bir hastanın acılı yakınlarına ‘organ bağışı yapılmasına izin verir misiniz?’ diye sorduğumuzda çoğu zaman ‘koyun can derdinde kasap et derdinde’ gibi kızgınlıklarla karşılık bulabiliyoruz. Bunu doğal karşılıyoruz çünkü o anda aileler gerçekten çok acılı oluyorlar.

18 yaşından büyük bir bireyin kendi iradesiyle organlarını bağışlaması yeterli olmuyor mu demek bu?

Aynen öyle. Örnek veriyorum ben bir kaza geçirdim ve beyin ölümüm gerçekleşti. Bu olaydan önce de organlarımı bağışlamıştım. Acılı anneye ‘kızınız organlarını özgür iradesiyle vermek istemiş’ dediğimizde anne kızının vasiyetine saygı göstererek bağışı onaylayabiliyor. Bizim hukuk sistemimiz ailelerden izin alınmasını gerekli kılıyor.  Hepimiz biliyoruz ki öldükten sonra her bir organımız toprak oluyor. Sadece gözün üzerinden alınan incecik bir korneayı düşünelim. Toprak olacak o kornea ile ömür boyu ışığa mahkum bir insan her şeyi görebilecek. Kornea bekleyen bir hastamıza nakil yapıldıktan sonra doktor oldu. Eğer bu kornea verilmemiş olsaydı hayatı boyunca binlerce insanı tedavi edecek bir doktorumuz olmayacaktı. Hayatını karanlıklar içinde geçirmenin dışında bu sebepten daha kim bilir hayatı nasıl zorlaşacaktı? Organ bağışı bu denli önemli.. Hayat kurtarmakla kalmaz, hayatın kalitesini de değiştirirsiniz.. Biz yeterli organ bağışı yapılmamasında kendimizi sorguladık ve başladık çalışmaya. Türkiye’de şu anda işleyen organ nakli canlı bağışa dayanmakta. Organ Naklinin yüzde 70’ i canlıdan, yüzde 30’u da kadavradan yapılıyor. Kadavradan nakil sayısını arttırabilmek birkaç doktorun ve ilgili birimlerin tek başına altından kalkabileceği bir durum değil. Sokaktaki insandan medyaya kadar tüm toplumun destek vermesi ile oluşturulacak ortak bir duyarlılık. Bu amaçla 2013 yılında İlçe Müftülerimize Organ Bağışı konusunda eğitim vererek çalışmalarımıza başladık. Büyük İlçe Camilerinde Cuma Namazlarında organ bağışı ile ilgili hutbe ve vaazlar verilmesini sağladık ve organ bağışı stantları kurarak gönüllerden bağış aldık. İzmir Enternasyonal Fuarı’nda ve 3 ay süren The Human Body Exhibition sergisinde stantlar açıp bağışlar aldık. Her ay belirlenen bir ilçe PTT Müdürlüğü de stant açıp bağış kabul etti. Ayrıca flam çalışması yaparak 2013 ve 2014 yılında 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’nda matbu iletilerin üzerine “Organ Bağışı Hayat Kurtarır” sloganının basılmasını sağladık. Bağışta bulunan duyarlı vatandaşlarımız adına fidanlar dikerek Urla Kadıovacık köyünde “Organ Bağışı Hatıra Ormanı” oluşturularak fidan kartları bağış kartları ile beraber kişilerin adreslerine gönderildi. Organ bağışında bulunmuş vatandaşlarımız adına ”Lokma Dökme” etkinlikleri yaparak, 11.04.2014 tarihinde Bölge Koordinasyon Merkezi’mize bağlı illerin de katılımıyla Bölge Değerlendirme Toplantısı gerçekleştirdik.  İlimizdeki ve Bölge Koordinasyon Merkezi’mize bağlı iller ve ilçelerin 2. ve 3. Basamak Yoğun Bakım seviyesindeki hastanelerini ziyaret ederek, fiziki koşulların iyileştirilmesi ve beyin ölümü ile donör ve tespitinin arttırılması için yapılması gerekenler üzerine tespitlerimizi belirledik.

Çok geniş kapsamlı çalışmalar bunlar..

Öyle ve daha bitmedi.. İlimiz de ve Bölge Koordinasyon Merkezi’mize bağlı tüm il ve ilçelerimizin Aile Sağlığı Merkezleri ve hastanelerinin hasta bekleme salonlarında bulunan televizyon ekranlarında Sağlık Bakanlığı’mızdan aldığımız resmi onay ile Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Organ Nakli Vakfı’nın ortaklaşa hazırladığı Kamu Spotu filmi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı Göz Hastalıkları Anabilimdalı Öğretim Üyesi Göz Bankası Sorumlusu Prof.Dr. Sait Eğrilmez ve arkadaşlarının hazırladığı ‘Kornea İkilisi’ adlı belgeselinin gösterimleri yapıldı.  2013 yılında lise 12. sınıflarla başlayan öğrenci eğitimimiz 2014 yılında lise 9-10-11 ve 12. sınıfların eğitimi ile devam ediyor. Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği yaparak 11 ilçede görev yapan 25bin öğretmene 2014-2015 eğitim ve öğretim yılı başlamadan konu ile ilgili eğitim verdik. Bunun dışında birçok sivil toplum örgütünü, kamu kurum ve kuruşları, turistik bölgelerimizde faaliyet gösteren otel yönetici ve çalışanlarını kapsayacak şekilde genişletilerek aktif eğitim faaliyetlerini gerçekleştirdik.  Üniversitelerde, alışveriş merkezlerinde, metro istasyonlarında, halkın sıklıkla bulunduğu alanlarda stant açarak broşür dağıttık, gönüllülerden bağış aldık. Büyükşehir Belediyesi ile yapılan işbirliği çerçevesinde 3-9 Kasım aralığı dahil olmak üzere tüm yıl süresince dönüşümlü olarak metro, vapur, otobüs gibi toplu taşıma araçlarında ve şehrin belirlenen alanlarında, bilbordlarda, otobüs durak raketlerinde organ bağışının önemini vurgulayan spot cümleler içeren afiş ile pankartlarımızın asılmasını sağladık. Organ bağışı, beyin ölümü ve donör kazanımı konularının ders müfredatına alınabilmesi amacı ile ilimizde bulunan tıp fakültelerinin dekan yardımcıları ile ön görüşmeler yapıp panel, özel çalışma grubu, konferans ve mevcut müfredatın içerisinde ilgili alanlarda konuya ağırlık verilmesi kararlarının alınmasına vesile olduk. 3-9 Kasım Organ Bağış Haftası’nda sağlık çalışanlarımızca kurulmuş olan tiyatro grubunun hazırladığı organ bağışı konulu “Hayatın İçinde Hayat Var” oyununun sahneye konulması, ilimiz sahil şeridini kapsayan bir güzergâh üzerinde bisiklet, Volkswagen otomobiller ve motosiklet kulüplerinin katılımı ile “Organ Bağışı Haftası”na dikkati çekmek amaçlı görsel şovlar düzenledik. Karşıyaka Spor Kulübü ile Fenerbahçe Ülker Basketbol 1. lig maçında oyuncuların salona “Organ Bağışı Hayat Kurtarır” pankartı ile çıkmalarını ve LED Ekranlarda, tribünlerde organ bağışının önemini anlatan slogan cümlelerin bulunduğu pankartlarımızın asılması sağladık. İstanbul Halk Tiyatrosu ekibinin sahnelediği “Bezirgân” adlı oyunun bitiminde tiyatro oyuncuları, organ bağışının önemini anlatan bir konuşma yaparak katkıda bulundular. 25 Aralık 2014 tarihinde 19 ilçe muhtarlarına (708) “Organ ve Doku Bağışı” konusunda eğitim verdik ve gönüllülerden bağış aldık. Kalan 11 ilçe muhtarına ilçe sağlık müdürlüklerimiz tarafından verilen eğitimlerin devamlılığı organize edildi. İlimizdeki imam ve müezzinlere verilecek eğitimler ile çalışmalarımız devam edecektir.

Peki tüm bu çalışmalar sonuç verdi mi?

Bu çok can alıcı bir nokta oldu. Sadece Ramazan ayında yaptığımız çalışmaların sonucu İzmir’de son 6 yılda yapılan organ bağışına denkti. Sadece bir aydan bahsediyorum. Geri dönüşüm bir harikaydı. Türkiye illeri içinde İzmir organ bağışında şu an birinci sırada. Çok teşekkür ediyorum tüm emeği geçen imamlarımıza. Başladığımız hiçbir projeyi 2-3 aylığına yapmadık, başladık ve devam ettirdik. Organ bağışı için aklımıza gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Basından yardım istiyoruz. Wosvagen sevenler derneğiyle 85 woswos bizimle çalıştı. Karikatürize ederek eskimiş bir woswosun farlarını alıp daha iyi olana taktık. Bu da eğlenceli bir eğitim oldu.

Diğer büyük bir soruna geçmek istiyorum.. Obezite tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artmakta bu konuda neler yapılıyor?

İlk olarak yaptığım işe kendim inanıp uygulamak istedim çünkü insanlara en güzel eyleme geçerek örnek olunuyor. İlk önce ben asansöre binmeyi bıraktım. Her sabah merdiven kullanma alışkanlığını kendime oturtmam tam üç ayımı aldı. En basit zararlı alışkanlıklarımızı değiştirmemiz bile uzun zaman alıyor. Merdivenle çıkmayı hatırlatmak için asansör yanlarına karikatürize edilmiş kilolu insan resimleri koyduk. Yine yürüyen ayak resimlerini merdivenlere yapıştırdık. Asansörlere ‘Girilmez!’ afişleri astık. Eğer merdiven kullanmamıza engel bir sağlık problemimiz yoksa mutlak suretle merdiven kullanmamız gerekiyor. Hayatımızda neredeyse hiç hareket kalmadı. Sürekli oturuyoruz. Buda doğuştan sahip olduğumuz sağlığı kaybetmemize neden oluyor.  Neden üç-dört kat için asansöre biniyorum? Biz insanların kendilerine zarar olarak geri dönen tembel yaşam tarzları konusunda bir şeyler yapmak istedik. Hiçbir insana zorla bir şey yaptıramayız ancak kendimiz değişirsek örnek olarak etkileyebiliriz. Çocuklarımız sürekli internet televizyon başında sonra neden obezite olduk ya da kaslarımız eridi diye soruyoruz.  Kendimizi hastalandırıp çare arayacağımıza hastalanmamayı kendimize hedef almamızın en mantıklısı olduğunu düşünüyorum. Şekeri, tuzu birazcık azaltabilirsek ya da tamamen bırakabilirsek ne kaybederiz? Karşıyaka’daki okullarda bir araştırma yaptık. Yetişkinlerde yüzde 30 oranında obezite varken, bu rakam çocuklarda yüzde 50’ye çıkıyor. Bu çok vahim bir durum.  Bu durumu ben çocukların yeteri kadar sek sek, çelik çomak, ip atlama gibi oyunları oynayamamalarına bağlıyorum.  Akşam yemeklerinden sonra dizi seyretmek yerine ailece yürüyüş yapıp sohbet etmek hem sağlığımızı hem de ilişkilerimizi daha iyi hale getirir. Daha mutlu bireyler oluruz.  Bu küçük değişiklikler küçük ama tüm yaşam kalitemizi güzel yönde değiştirecek değişikliklerdir ve bence uygulanmaya değer.

Birçoğumuz gibi ben de bilmiyorum.. Nedir palyatif bakım?

Yaşamı tehdit eden hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan ağrının ve diğer problemlerin, erken tanılama ve kusursuz bir değerlendirme ile fiziksel, psikososyal ve spritüel gereksinimlerin karşılanması yoluyla acı çekmenin önlenmesi ve hafifletilmesine yönelik uygulamaların yer aldığı ve yaşam kalitesini geliştirmenin amaçlandığı bir yaklaşımdır.Bu durumdaki hastaları tedavi etme, hasta yakınlarını da bilinçlendirme amacıyla İzmir İli Palyatif Bakım Hizmetleri İşbirliği Protokolü“İzmir İl Sağlık Müdürlüğü”, “İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü”, “İzmir Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği”, “İzmir Güney Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği”,   “İzmir Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü”, “İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü”, “İzmir İl Müftülüğü”, “İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörlüğü”, “Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü” ile “Ege Üniversitesi Rektörlüğü” arasında bir protokol imzalandı.Palyatİzmir Merkezi çağrı merkezi olarak görev yapacak ve mobil ekiplerin koordinasyonunu sağlarken aynı zamanda bu konuda eğitim almış sağlık personeli tarafından telefon ile başvurularda belirlenen kriterler ve öneriler çerçevesinde danışmanlık verecek. Hastane palyatif bakım hizmet sunumunda bölgesel sevk sistemi uygulanacak, örneğin Bayındır ilçesindeki bir palyatif bakım hastası öncelikli olarak Palyatİzmir Merkezi tarafından o bölgedeki mobil ekip aracılığıyla değerlendirilecek çözüm bulunabiliniyorsa evde çözümlenecektir. İleri tetkik ve tedavi durumunda Bayındır Devlet Hastanesi PBB’ye yönlendirilecektir. Sorun çözümlendiğinde olgu evine yönlendirilecek ve ek bir sağlık sorunu olmadığı sürece periyodik olarak aile hekimi tarafından aylık izlemleri yapılacaktır. Bayındır Devlet Hastanesi’nde sorun çözümlenemediğinde PBM olarak Ödemiş Devlet Hastanesi’ne hasta yönlendirilecektir. Daha ileri tetkik ve tedavi gereksiniminde hasta KPBM olarak Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yönlendirilecektir.

Son olarak Türkiye’nin ilk  Sağlık Takvimi’nden bahseder misiniz?

İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Araştırma ve Sağlığın Geliştirilmesi Şubesi’nin tasarladığı tüm içeriği sağlık bilgilerinden oluşan 365 yapraklı “Sağlık Takvimi” 2015 yılına yeni tasarımlarıyla çok farklı girdi ve hedef kitlesini genişletti. Geleneksel 365 yapraklı kütük (blok) takvim kültürü kullanılarak tasarlanan “Sağlık Takvimi”ninön yüzünde sağlıkla ilgili özlü sözler, özel gün kutlamaları ile İzmir ve Ege Bölgesi illerine ait namaz vakitleri yer alıyor. Arka yüzünde ise her güne ait farklı bir sağlık konusu, sağlıkla ilgili kısa kısa bilgilendirme bölümü, yine her güne ait yemek menüsü ve yaklaşık kalori miktarları ile ara öğün önerileri bulunuyor. Android uygulaması ücretsiz olarak kullanıma sunuldu ve masa başında çalışanlar için masa takvimi olarak tasarlandı. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nün hazırlayıp sunduğu Sağlık Takvimi’nden bu yıl 50 bin adet basıldı ve ilçe sağlık müdürlükleri aracılığıyla halka ücretsiz olarak dağıtıldı. 2014 yılında gördüğü ilginin enerjisiyle 2015 yılında birçok yeniliklere imza atan Sağlık Takvimi, görme engelliler için de TRT sanatçıları tarafından seslendirilerek dağıtımı yapıldı.

 

 

 




Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.