TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Milyonların hastalığı

Son yıllarda daha fazla artan, özellikle üniversiteye hazırlanan, iş hayatına atılmaya çalışan, özel ilişkilerinde sorunlar yaşayan gençlerde sık rastlanan anksiyete yani kaygı birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Peki, anksiyetenin belirtileri ve nedenleri ve çözümü neler?

Haber Giriş Tarihi: 03.10.2017 08:18
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Milyonların hastalığı

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Gazetemize konuşan Psikolog Doktor Aylin Kazancı, anskiyete hastalığının neden bu kadar yaygınlaştığını, belirtilerini ve tedavi olanaklarını anlattı.

Kazancı, “Anksiyete bozuklukları psikiyatri alanında görülen bir grup hastalıktır” diyerek sözlerine şöyle başladı: “Bu bozuklukların genel özellikleri birbirine benzese de belirtilerin şiddetine, sürekliliğine ve birtakım davranışsal karakteristiklere göre yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, fobik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu, akut stres reaksiyonu, ayrılık anksiyete bozukluğu şeklinde sınıflanabilir.”

NEDENLERİ

Kazancı hastalığın nedenlerini, “Bugün için yaygın anksiyete bozukluğunun nedeni ne yazık ki kesin olarak bilinememektedir. Ancak kalıtsal faktörlerin birçok hastalıkta olduğu gibi yaygın anksiyete bozukluğunda da etkisi olduğu kabul edilmektedir. Bunu kabul etmemizi sağlayan ise tek yumurta ikizlerinin her ikisinde birden yaygın anksiyete bozukluğunun olma oranının yüksek olmasıdır. Yine yapılan çalışmalar biyolojik ve çevresel faktörlerin bu bozukluğun nedenleri arasında olduklarını göstermektedir ama başta da söylediğimiz gibi kesin olarak bir suçlu henüz bulunamamıştır” diyerek açıkladı.

BELİRTİLERİ

Kazancı yaygın anksiyete bozukluğu olan insanlarda iki grup belirti olduğunu söyledi: “Bunlar ruhsal belirtiler ve bedensel belirtiler. Ruhsal belirtileri; aşırı endişe, kaygı, tasa, konsantrasyonda azalma, aşırı sinirlilik ve huzursuzluk, kötü bir haber alacağı beklentisi, tahammülsüzlük, çabuk irkilme, kolay yorulma, kontrolünü yitirme hissi, çıldırma hissi ve ölüm korkusu olarak sayabiliriz. Bunların yanında tıpta derealizasyon olarak geçen kişinin kendini dış dünyaya yabancı hissetmesi ve depersonalizasyon olarak geçen kişinin kendi bedenine veya bedeninin bir parçasına yabancılık hissetmesi de bu hastalar da görülebilir. Bedensel belirtilere gelecek olursak; bunların ortaya çıkmasında vücudumuzda bizim kontrolümüz dışında çalışan bir sinir sistemi vardır. Buna tıpta otonom sinir sistemi denmektedir ve soluk alıp vermemizi, kalbimizin hiç durmadan çalışmasını sağlamak bu sistemin görevlerinden sadece 2 tanesidir. İşte bu sistemin aşırı çalışması sonucunda da yaygın anksiyete bozukluğu hastalarında bedensel belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bunlar; kalp çarpıntısı, terleme, ellerde titreme, ağız kuruluğu, nefes almada güçlük, tıkanma veya boğulma hissi, göğüste ağrı veya rahatsızlık hissi, baş ağrısı, baş dönmesi, kaslarda gerginlik ve buna bağlı olarak kas ağrıları görülebilir.”

TEDAVİ EDİLMELİ

Yaygın anksiyete bozukluğunun mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Cavid Guliyev; “tedavi edildiğinde hastalıktan kurtulmak, kaygı düzeyi normal şekilde hayatı sürdürmek mümkün oluyor. Ancak hastalar bir şekilde tedaviden bilinçli ya da bilinçsiz olarak kaçtığında anskiyete bozukluğu depresyona neden oluyor. Tedavi olmayan yaygın anksiyete bozukluğu hastalarının nerdeyse yarısında depresyon gelişiyor” dedi.

TEDAVİ İÇİN GEÇ KALINIYOR

Genellikle hastaların 5-6 yıl sonra tedaviye geldiğini belirten Kazancı, “Bize başvurulduğunda ilaç ve psikoterapi tedavisini birlikte uyguluyoruz. Araştırmalara göre bu tedavilerden herhangi biri tek başına uygulandığında tam iyileşme sağlanamayabiliyor bu yüzden ilaç artı psikoterapi uygulaması tercih ediliyor ve bu şekilde tedavide de yüz güldürücü sonuçlar elde ediliyor. Hastalığın şiddetine göre 8 ila 12 aylık süreçler içinde tedavi tamamlanıyor. Burada önemli olan “iyileştim” diyerek tedaviyi yarıda bırakmamak. Çünkü hastaların çoğu tedavinin yarısına gelmeden “nasıl olsa iyileştim” diyerek tedaviyi yarıda bırakıyor, bu kez de hastalık tekrarlayabiliyor. Ancak tedaviyi sonuna kadar sürdürenler normal yaşantılarına devam ediyor” dedi. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.