Manevi değerler hayat buluyor

NİLGÜN TAZE / ÖZEL HABER

2001 yılında faaliyetlerine başlayan Canlar Birliği Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği inancı, sevgi ve hoşgörüyü yaygınlaştırma adına kurularak, başta eğitim kültür olmak üzere birçok alanda çalışmalar yapıyor. Dernek aynı zamanda Hacı Bektaşi Veli’nin sevgi ve hoşgörü odaklı dünya görüşünü benimseyerek daha çok insanın barışçıl duygular taşımasını sağlayacak manevi değerlere de hayat vermeye çalışıyor.

Biyoloji öğretmenliğinin yanı sıra dernekte verdiği hizmetler nedeniyle ‘Dede’ vasfına sahip olan Canlar Birliği Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (CAN-BİR) Başkanı Düzgün Şahin, bugüne kadar dernek olarak birçok çalışmaya imza attıklarını belirtti. Şahin, Çiğli’de bulunan cem evlerinin 2009 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bitirilerek hizmete başladığını söyleyerek, “Hacı Bektaşi Veli, Ali Baba, Tufan Dede, Hamza Baba, Hüseyin Gazi Sultan, Abdal Musa gibi yaşam tarzları ile insanlara örnek olmuş manevi enerjisi yüksek zatları yıl boyunca ziyaret ediyoruz. Bu nedenle de sık sık Ankara Eskişehir, Çanakkale, Nevşehir gibi illere geziler düzenliyoruz. Çiğli Belediyesi’ne araç konusunda birkaç tanede olsa bize destek sunduğu içinde teşekkür ediyorum” dedi.

CEM KÜLTÜRÜ

Yaptıkları türbe ziyaretlerinin tamamında aynı zamanda cem ibadetleri de gerçekleştirdikleri bilgisini veren Şahin, “Bir yıl içinde aşağı yukarı 48 tane cem ibadeti organize ederek Perşembe cemlerini düzenli olarak yapmaya çalışıyoruz. Hızır ayında üç gün süren Hızır etkinliklerimiz de geleneksel hale getirilmiş çalışmalarımız arasında yer alıyor. İçinde bulunduğumuz Muharrem ayında 13 gün boyunca gönüllü kadınlarımız tarafından yemekler pişirilerek ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. 13. Gün de ise aşuremizi kaynatıp, kesilen kurbanlarımızı ihtiyaç sahiplerine dağıttık. Şubat ayında 3 hafta Hızır etkinlikleri, Mart ayı etkinlikleri kapsamında ise yine 3 hafta boyunca Nevruz kutlamaları yapıyoruz” açıklamasını yaptı.

BİRLİK RUHU

Sık sık paneller düzenleyerek zaman buldukça da muhabbet günleri organize ettiklerini açıklayan Şahin şunları söyledi: “Cenaze ve hayır hizmetlerini bölgemizde yakından takip ederek vatandaşlarımızın yanında oluyoruz. Bölgemizde aşağı yukarı 40 bin Alevi vatandaşımız verdiğimiz bu hizmetlerimizden faydalanıyor. Verilen bu hizmetler gönüllü arkadaşlarımızın sorumluluk alması ile oluşuyor. Birimiz neler yapılacağını planlarken diğerimiz mutfakta yemek pişiriyor, bir diğerimiz ise dağıtım işlerini gerçekleştiriyor. Bu birlik ve beraberlik ruhu ile bizler bugüne kadar çok güzel çalışmalar yaptık ve bundan sonrada var gücümüzle hizmet etmeye devam edeceğiz.”

NEFS TERBİYESİ

Aşure ayında gerçekleştirdikleri etkinlikte İzmir Büyükşehir Belediyesine ait en az 10 personelin görev aldığı bilgisini veren Şahin, “Bu organizasyonumuzda temizlik, güvenlik, park bahçe ve idari hizmetler Büyükşehir Belediyemize ait. Bu nedenle bunca güzelliğin oluşmasında bizlere verdikleri destek dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. İnanç hizmetlerimizde ise dede, hoca, zakir gibi sıfatlar bulunuyor. Ben dede olarak kabul ediliyorum. Peygamber soyundan gelenlere seyit denir. Amaç tüm dinlerin özünde olduğu gibi bizde de nefsi olgunlaştırarak insani kamil hale gelebilmektir. Nefsin olgunlaşması için ise 4 kapının gereklerini yaşar hale gelmek gerekiyor. Rehber, mürşit, pir ve dede kavramları buradan gelir” ifadelerini kullandı.

HOŞGÖRÜ VE SEVGİ

Şahin, amaçlarının insanı, kamil insan haline getiren manevi değerleri tekrar gün yüzüne çıkarmak olduğunu belirterek, “Hedef insanın dik ve onurlu yaşamasını sağlayan manevi değerleri insanın hangi dinden ve inançtan olursa olsun uygulayabilir hale gelmesidir. Liderlik yaparak insanlara yol gösteren kişilere dede denir. Ancak ve ancak insanlara hizmet verebilir hale gelebilen insanlar dedelik yapabilirler. Seyyitlikte hangi dine ait olduğunun bir önemi yoktur. Seyyit Hristiyan, Yahudi, Müslüman yada başka bir dinden olabilir. Burada önemli olan farklı inanışlara sahip olan insanları oldukları gibi kabul edip saygıyla davranabilme hoşgörüsünü edinebilmektir” şeklinde konuştu.

AŞURE GÜNÜ

Aşure gününün Kerbela’da Hz. Hüseyin’in şehit edildiği gün olarak kabul edildiğini belirten şahin şu açıklamaları yaptı: “Ben özel yaşantımda biyoloji öğretmenliği yapıyorum, burada ise dedelik. Hz. Hüseyin’in ve yarenlerinin Kerbela’da şehit edilmesinin 1378. yılı dolayısıyla bizimde yaptığımız gibi yurt genelinde anma programları düzenleniyor. Yezit zalimliğin simgesidir çünkü kendi öz benliğini para pul ile değiştirerek insanları yönetme arzusuna yenik düşmüştür. Bu seçimlerinin de onu insanlara zulmetmeye kadar götürdüğünü görüyoruz. Hz. Hüseyin ise masumiyetin, sevginin, onurunu ve şerefini koruma tercihinin sembolüdür.”

ORUÇ VE YAS

63 kişinin Kerbela’da, 6 kişinin Basra’da, 3 kişinin ise Küfe’de şehit edilmesinin yıl dönümü nedeniyle etkinliklerini sıklaştırdıkları bilgisini veren Şahin, “Bizler 12 imamlar aşkına 12 gün boyunca oruç ve yas tutarız. Çok fazla susuz kaldıkları için bu günlerde çok az su içer, traş olmaz, güzel giyinmez ve düğün yapmayız. 13. gün ise aşuremizi yaparız. Bu yıl bir tanesi cem evine 9 tanesi hayır olmak üzere 10 tane kurban kesilerek vatandaşlara dağıtıldı. 8 tane gönüllü kadınımız aşure ve kavurmaları hazırlayarak bir saat içinde en az 400-500 insana dağıttılar. Geçtiğimiz Hızır ayında ise 18 tane kurban kesilerek et yiyemeyen insanlarımıza dağıtıldı” dedi.