Kader mahkumları yalnız değil

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Tutuklu ve Hükümlü Hakları Federasyonu, kader mahkumlarının yanında olmaya devam ediyor. Cezaevindeki mahkumlara genel bir affın geleceği şimdilik söz konusu iken Federasyon Başkanı Hayrullah Eligül, genel bir affın birçok insanı mağdur edeceğini, şartlı tahliye kuralları çerçevesinde sadece kader mahkumlarına ayrıcalık tanınması gerektiğini vurguladı. Bahsi geçen affın seçimden önce mi yoksa sonra mı olacağı da kafaları karıştırırken, Eligül, “Seçim sonrası çıkacak bir karardır” dedi. Af konusunun gündemin ortasına oturmuş bir konu olduğunu kaydeden Başkan Eligül, “Kesinlikle meclisten çıkacak bir karardır ve seçim sonrası çıkacak bir karardır. Seçim öncesi çıkması mümkün olmayan bir konudur. Bazı insanlar karşı çıkıyor, bazı insanlar sıcak bakıyor, bazıları ise tarafsız kalıyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan İnfaz Yasasında belirli düzenlemeler yapılabileceğini belirtti - ki yapılması gerekiyor, kendisi de bunu çok iyi biliyor, muhakkak ki yapılacaktır. ‘Af’ kelimesi alt yapısı çok geniş bir kapsam içerir. Öncelikle buna inmek gerekiyor. Eğer bu ülkede genel bir af çıkarırsanız herkese çıkarmış olursunuz. Bu da mağduriyeti kesinlikle çoğaltır. Lakin şartlı tahliye kuralları çerçevesinde kader mahkumlarına gereken indirim ve özgürlük verilebilir. Şartlı tahliye yasası düzenlenip çıktığında bundan terör, istismar ve devlete karşı işlenen suçların / suçluların yararlanması mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

ÖNCELİKLERİ KADER MAHKUMLARI

“Bugün terör suçlarından, vatan hainliğinden ve tecavüzden içeride yatan insanları nasıl affedebilirsiniz ki?” cümlelerini kullanan Eligül, şöyle ekledi: “Bizim sloganlarımızda ve kurallarımızda da ilk bu vardır. Tecavüz / cinsel istismar, devlete karşı işlenmiş suçlar ve terör suçlarına bizler hiçbir şekilde karışmıyor, ilgilenmiyor ve bakmıyoruz. Bu tamamen devletin inisiyatifinde olan bir şeydir. Bizleri ilgilendiren konuların tamamı ‘kader mahkumları’ içindir. Kader mahkumlarına çıkacak olan yasa, halkın mağduriyetini ortadan kaldırır.” Öncelikli konular için düzenleme yapılması gerektiğini aktaran Eligül, bu öncelikleri ise şöyle sıraladı: “Mesela; göze küçük gelen / bilinmeyen vakalardan bahsedelim. Diyelim bir idari ceza mahkemeniz var. Erzurum’da bu mahkemeyi gördünüz, ceza aldınız ve götürüp bunu yatırdınız. Oradaki memur eğer Ceza İnfaz Kurumuna parayı yatırmış ancak evrakınızı göndermemişse siz Erzurum’dan İzmir’e eğitim için geldiğinizde tutuklanıyorsunuz. Erzurum’dan parayı ödediğinize dair ‘Evet, bu şahıs parayı ödedi serbest bırakın’ deninceye kadar bir hafta geçer. Ve siz bir haftayı cezaevinde geçirmek zorunda kalacaksınız. Şu anda böyle tutuklanan yaklaşık 20 bin ile 30 bin arası kişi cezaevinde var ve bunlar resmi olarak belgelenmiştir. Bunca insan adli kurumların hatasından dolayı mağdur edilmekte. Bunlar arasında işine gidemeyip işsiz kalanlar da var. Çünkü iş yerine döndüğünde cezaevine girdiği için ön yargılarla karşılaşıyor. Her ne kadar adli hatalardan dolayı içeri girmiş olduğunu anlatmaya çalışsa da. Bu en ufak bir problem. Bir kere bunun tamamen ortadan kaldırılması lazım.”

“AİLELERİN KANAYAN YARASI”

Süresi dolmak üzereyken aldığı disiplin cezasından ötürü cezaevinden çıkamayan mahkumlardan da bahseden Eligül, “Disiplin cezaları yüzünden şu an yüzde 10 oranında mahkum cezaevinde yatmaktadır. Kişi cezasını bitirmiş fakat çok basit suçlardan ceza alarak disipline gitmiş. İki maddenin düzenlemeye gitmesiyle yüzde 20 mağduriyeti ortadan kaldırırsınız. Diğer bir önemli konu ise bundan 5-6 yıl önce işlenen küçük bir cezanın mahkemesine çıkmasına rağmen 6-7 yıl sonra aynı cezanın kişinin aniden karşısına çıkması ve cezaevine girmesine neden olması. Bu da ailelerin kanayan bir yarasıdır ve çok büyük sorunlara yol açmaktadır. Son bir önemli konuya değinecek olursak, Türkiye’de 4400 FET֒cü hakim ve savcı şu an yargılanıyor. Şimdi bu vatan hainleri geçmiş dönemlerde tam iki buçuk milyon dosyaya bakmıştır. Bir vatan haininin tutukladığı veya hüküm verdiği karara nasıl güvenebilirsiniz? FET֒den yargılanan hakim ve savcıların kararları geçersiz olmalı, mağdur edilen kişiler yeterince araştırılıp özgürlüğüne kavuşturulmalı. Tabi ki dosya yargı yolu ile tekrardan açılmalıdır, adaletli ve sağlıklı bir şekilde dosyalarına tekrardan bakılmalıdır. Bu yaklaşık 120 bin kader mahkumunu ilgilendiren ciddi bir konudur. Kısacası basit kuralları yerine getirdiğimizde zaten kader mahkumlarına genel af gibi bir şey çıkarmış oluyorsunuz” dedi.

“KONUYA KALEM VERDİKLERİNİN GÖSTERGESİ”

Sözlerine devam eden Eligül, “Cumhurbaşkanımız da bir şiirden dolayı cezaevine girmiş insandır. Haksızlığın ne demek olduğunu kendisi de çok iyi bilir. Bu konuya da hassasiyet göstereceğine eminim, kendisinin de adaletine inanıyoruz ve güveniyoruz. Her konuda yardım elini uzatan bir cumhurbaşkanına sahibiz. Bizler istiyoruz ki gerçekten özgürlüğü hak eden mahkumlar bu haklardan yararlansın. Sayın Devlet Bahçeli ‘Bu mağduriyet giderilmeli’ dedi. Sözünde duracağından da eminiz. Sayın cumhurbaşkanımız da ‘İnfaz Kurumlarında gerekli düzenlemeler yapılabilir’ ifadelerini kullandı. Bu ifadeler ise konuya kalem verdiklerinin bir göstergesidir. Bu yasanın çıkacağı merci Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Seçimden sonraki ilk dönemde ise kesinlikle çıkacaktır” diye aktardı.

“SEÇİM ÖNCESİ NE YAPILABİLİR?”

“Seçim öncesi ne yapılabilir?” sorusuna yanıt veren Başkan Eligül, “İyi halli mahkumların erkenden açık cezaevlerine tahliyesi sağlanabilir. Kapalı cezaevlerinde kötü şartlarda yaşam süren, çıkması mümkün olan ancak dosya yoğunluğundan dolayı çıkamayan 3 bin mahkumun açık cezaevlerine sevki sağlanabilir. Bu Türkiye’nin, devletin meselesidir. Umarım en doğru şekilde çözüme kavuşur. Onların yanındayım. Kimseyi de yanıltmak için burada değiliz. Bu hiçbir şekilde bana yakışmaz. Çünkü halkın güvenini kaybederseniz her şeyi kaybedersiniz. Biz topluma insan kazandırmayı, ailelerin yüzünü güldürmeyi, kader mahkumlarının kaybettiği hayatları tekrardan onlara vermeyi amaçlıyoruz. Türkiye’de şu anda 6 milyon 264 bin dosya var. Aileleri ile birlikte toplamda 20 milyon mağdur insan demek oluyor. Yaklaşık Türkiye’nin dörtte biri eder. Bu rakam ise asla küçümsenemez. Konu en hızlı şekilde gündeme gelmeli ve hak edenin ailesine, çocuklarına kavuşması sağlanmalı” dedi.

“KADRO YÜZDELİĞİ ARTIRILMALI”

Durumun mağdurun cezaevinden çıkmasıyla da sınırlı kalmadığını kaydeden Eligül, “Cezaevinden çıktıktan sonraki iş bulma sıkıntısı da cabası. Devletin vermiş olduğu yüzde 2’lik bir kadro var. Şu anda mahkum sayısı 300 binin üzerinde. Bizim talebimiz ise kadro için ayrılan bu yüzdeliğin daha fazla artırılması. Özürlü kardeşlerimiz de mağdurdur. Onlara verilen kadro da artırılmalıdır. Ayrıca kadroların denetimi de düzenli bir şekilde gerçekleştirilmiyor, bu kadroların daha sağlıklı denetlenmesi lazım” sözlerine dikkati çekti. Mağdurların ve ailelerinin kendilerinden haber beklediğini vurgulayan Eligül, “Hepsinin talepleri ve müracaatları farklı ve biz bu taleplerdeki en ince ayrıntıyı dair kaçırmamaya çalışıyoruz. Çünkü onların hallerini bilmezsek devlet büyüklerine de aktaramayız. Kendilerinin sabretmelerini ve beklemelerini istiyoruz. Kimse umudunu kaybetmesin. İzmir halkına böyle bir hizmet vermekten mutluyuz. Bu hizmetin her şehirde verilmesi gerekmektedir. Biz sadece kapsamlı bir hizmet vermiyoruz. Dışarıda kalan ailelerin ve çocukların dertlerine de çözüm üreten bir kurumuz. Bu her geçen gün daha da büyüyecek, daha fazla hizmet verecek, daha çok insanın yüzünü güldürecek” diyerek sözlerini tamamladı.