TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çağımızın salgın hastalığı: Obezite

Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, obeziteyi dünyamızın sağlık problemi olarak tanımlayarak, Türkiye’de obezite oranının yüzde 50’lere dayandığını söyledi

Haber Giriş Tarihi: 07.12.2017 08:38
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Çağımızın salgın hastalığı: Obezite

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL HABER

Türkiye’de obezite oranının yüzde 50’lilere dayandığına dikkat çeken Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, hastalığın beraberinde başta kardivasyocular problemler olmak üzere pek çok sağlık problemine neden olduğunu söyledi. Son yapılan araştırmalarda obezitenin bazı kanser hastalıklarına da sebebiyet verdiğini ifade etti.

Obeziteyi dünyanın sağlık problemi olarak tasvir eden Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Onur Oral, “Yüzyılın küresel salgını. Bunun farkında olmalıyız. Hastalık olduğunu kabullenmeliyiz. Obezite; vücuda besinlerle alınan enerjinin (Kalori) miktarının harcanacak seviyeden fazla olması. Bu fazla alınan kalorinin yağ kitlesi olarak, birikmesi ve yağ oranının artması ile karekterize bir kronik hastalıktır. Bu öyle bir hastalık ki tek başına problemken beraberinde birçok problemi de tetikliyor. Obezitenin yüzyılın hastalığı olmasının nedeni de, hem tek başına bir sorun olması ve beraberinde pek çok sorunu meydana gelmesine zemin hazırlamasıdır. Özellikle obezite, kardiyovascular hastalıklara neden olmakta. Aynı zamanda endokrin sisteme de zarar vermekte. Her ne kadar fazla bilinmese de obezitenin bazı kanser türlerine neden olduğu da tahmin ediliyor. Kadın ve erkek tipi kanserlerde obez tipi hastaların yakalanma oraları, obez olmayanlara göre daha fazla olduğu saptanmış. Son literatürlerde bunlar belirtilmiştir. Şeker hastalığı gibi çok ciddi bir sorunu tetiklediği belirtilmiştir. Vakalarda şeker hastalığı görülme tipi çok daha fazla. Tip 2 diyabette çok büyük etken. Arkasından hayatı felç eden kandaki yağ oranı yükseklikleri. Dislepimidiler çok fazla ortaya çıkıyor. Son dönemde üzerinde çok araştırma yapılan uyku apnesi, obezite kökenli bir hastalık olduğu da gözlenmiştir. Kadını ve erkeği ilgilendiren üreme problemlerine de etken olduğu kesinleşmiştir. Bunlardan öte görülmeyen depresyon problemi ile vakalar karşı karşıya. Hepimizin dış görünüşümüze verdiği önem kaçınılmaz. Obez vakalarda yaşanan dış görünümden kaynaklı mutsuzluk, depresyona neden oluyor. Psikolojik komplikasyonların da obezite için ciddi faktörler olarak algılanması lazım” dedi.

RAKAMLAR ÜRPERTİCİ

Obezite’nin son 15 yılda giderek arttığını ifade eden Oral, “Şu an yüzde 45-65 aralığında gelişmiş ülkelerde obezite vakası var. Türkiye’de bu duruma yakın. Birkaç puan düşük olsak’ta bu oran yüzde 40-50 civarında. Oldukça yüksek bir rakam. Obezitenin en yaygın olduğu grup; çocuklar. Çocuk obezitesi büyük problem. Bu durum kişileri ilerleyen dönemde obez olarak yaşamaya mahkum kılabilir. Zaten obezitenin genetik geçişle var olduğunu da biliyoruz. Bu sebeple obez anne-babalardan doğacak çocukların obez olma riski yüzde 60-70 civarında. Kilo sorunu olmayan ailelerde bu oran ise yüzde 10-15 düzeyinde. Bu büyük bir oran değil. Genetik yatkınlıkla obeziteye yakalanma riski daha düşük. Son dönemde kullanılan ilaçlardaki artıyor olması da obeziteyi tetikliyor. Antideprasanlar, bazı antiransprant, hormon ilaçları riski artırıyor. Bunu da beyindeki iştah merkezini uyararak yapıyor. Sistem uyarılınca kişide tokluk hissi zayıflıyor. Daha fazla yemeye dönük eylem gerçekleşiyor” diye konuştu.

GENETİK BİLİMİ UYGULAMALARI

Hastalığa karşı çözüm üretilmesi gerektiğini söyleyen Oral, “Son 10 yılda Avrupa’da ve dünya’da en üstün yöntem obezite hastalarının, obezite genleri üzerinden incelenmesi ve o genlere dönük diyet, egzersiz programlarının uygulanması. Çünkü; saptanan genlerin hangi gıda guruplarına karşı duyarlı olduğu, haftalık kaç saat antrenman ile obezitenin engellenebileceği, obezite genetik çalışmalarında şu anda gösterilmekte. Bu iyi bir gelişme. Ülkemizde de yavaş yavaş bu durum gündeme gelmekte. Obezitenin en iyi tedavisi; şişmanlamayı önlemektir. Kişinin beslenme rejimini çok iyi planlaması gerekmektedir. 70 kilogram civarında bir erkeğin günlük enerji ihtiyacı bin 500-2 bin 200 kalori arasında değişmektedir. Bu kalori aralığında beslenen bir erkeğin aldığı kaloriyi yayması mümkündür. Bu sebepten kilo almaz. Eğer bu diyeti 2 binden aşağıya çekersek, o zaman rahatlıkla kişinin kilo vermesi düşünülebilir. Özellikle bayanların menopoz dönemlerinde kalori ihtiyaçlarının düşüyor olması, bayanın beslenme protokollerini değiştirmeden hayatının devamında bunu sürdürmesi, dönemdeki bayan hastaların kilo almasına doğru gider. Menopoz döneminde kalori ihtiyacının düşmesi gıda rejimi ile dengelenirse, aynen kilo korunur. Aynı beslenme tarzı menopoz döneminde de sürecek olursa, o zaman kilo alınması kaçınılmazdır. Sağlıklı bir diyetten bahsedecek olursak; yüzde 50 karbonhidrat, yüzde 30 protein, yüzde 20 yağ olmalıdır. Ancak dikkatli baktığımızda diyetlerimizde  karbonhidrat oranlarının çok daha arttığı görülmekte. Özellikle fast food tipi beslenmede karbonhidrat miktarı yüzde 70’lere varmakta. Bu rakamda kilo olarak bize dönmekte” dedi.

TAVSİYELERDE BULUNDU

Kişiler için diyet tavsiyesinde bulunan Oral, “Kadınlar için günlük bin-bin 200 kalorilik diyet. Erkekler için bin 200- bin 500 kalori civarında diyet uygundur. Bu şekilde haftada 1 kilo maksimal kilo verilebilir. Çok hızlı kilo verdiren diyetlerin, sağlıklı olmadığı aşikardır. Denenmemesi gerekir. Sağlıklı bir diyet sürdürülebilir olmalıdır. Kalori hesabının da bu anlamda değişmesi lazım. Diyetle birlikte yapılması gereken en akıllıca iş egzersizdir” dedi.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.