Bizimkiler’in Cemil’i İzmir'e yerleşti

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Bir zamanların fenomen dizisi Bizimkiler’in unutulmaz ismi Cemil’i canlandıran usta oyuncu Uğurtan Sayıner, hakkında öldüğüne dair haberler çıkarılmasına rağmen yaklaşık 5 yıldır İzmir Karşıyaka’da yaşıyor. 74 yaşındaki oyuncu adının verildiği Uğurtan Sayıner Gösteri ve Sanat Merkezi’nde tiyatro oyunları oynuyor, turnelerle Anadolu’nun en ücra köşelerine gidiyor. İnternette, sokak duvarlarında, reklamlarda hala etkisini sürdüren, zaman zaman da sosyal medyanın öldürmeye meraklı tanınanları arasına giren “Sevim koş…” repliği ile hafızalarda yer edinen usta oyuncu Uğurtan Sayıner, şu sıralar sahnelemek üzere kendi hayatını anlatan bir tiyatro oyunu üzerinde çalışıyor. Sayıner, hakkında çıkan öldüğüne dair haberleri ise şöyle yanıtlıyor: “Her ay bir ölüm haberimi alıyorum. Öldüğümü söylüyorlar ama yaşıyorum işte. Hiç aç kalmadım, kimseye muhtaç değilim. Gayet sağlıklıyım, perişan halde değilim. 5 yıldır Karşıyaka’da yaşıyorum. Güzel bir mekanımız var. Güzel bir tiyatromuz var. Bütün Anadolu’yu dolaşıyoruz. Perişanlık bu halde olmaksa ben perişanım… Bütün bunlara rağmen benim süründüğüm öldüğüm haberleri neden çıkar bilemiyorum. Herhalde Cemil olsa, ‘Sevim koş… Ölmedim yaşıyorum’ derdi."

HİÇ ALKOLİK OLMADIM

İlk sahne deneyimini lise yıllarında Metin Akpınar’ın oyununda yaşadığını anlatan Sayıner, “O dönem evden ayrılmaya karar verdim ve Bizimkiler dizisinde ‘Katil’ karakterini canlandıran Aykut Oray ile aynı evde yaşamaya başladık. Bekar evinde başlayan bu dostluk, diziler ve filmler dahil Aykut’un vefatına kadar sürdü. Vasıf Öngören, Sermet Çağan gibi tiyatro ustalarının çırağı olarak çalıştım. İzmit depremini yaşadım, uzun süre çadırda kaldım. Bizimkiler dizisinde canlandırdığım alkolik Cemil karakteri ile ünlü oldum. Ama hiç alkolik olmadım. Ünlü bir bira markası ile reklam için yüksek bir miktarda para karşılığında anlaştım. Bira firması beni ve Ercan Yazgan’ı (Kapıcı Cafer) reklam için bir TV programına çıkardı. Programda sunucu bana bira içip içmediğini sordu. Ben de doğruyu söyleyip biradan nefret ettiğimi söyleyince reklam anlaşması iptal oldu” dedi.

AYŞE DEĞİŞTİ SEVİM OLDU

Cemil karakterinin başlarda ağzında sigarası, elinde birası olan bir karakter olarak düşünüldüğünü fakat sigara yasağı gelince Cemil’in sigarasının söndüğünü belirten Sayıner, dizideki eşinin adının ise aslında Ayşe olduğunu fakat Sevim olarak değiştirilmesinin nedenini şöyle anlattı: “Bizimkiler dizisini çekimlerden 6 ay önce yazmaya başladılar. Aykut Oray (Katil), Yalçın Yelence (Yönetmen), Umur Bugay (Senarist) ve Günel Namlı (Yapımcı) ile Çiçek Pasajı’nda günlerce tüm karakterleri yazdılar. Cemil başlangıçta ağzında sigarası, elinde birası olan tercüme yapan, hep okuyan bir karakter olarak düşünülmüştü. Daha sonra sigara yasağı geldi ve Cemil’in ağzındaki sigara söndü. Senaryo yazılırken dizideki eşimin ismi Ayşe’ydi. Dizinin tutacağına ve çekimlerin gece gündüz uzun süreceğine daha baştan inandığım için senaristten dizideki eşimin ismini, gerçek karımın ismi olan Sevim olarak değiştirmesini istedim. Aksi takdirde eve gittiğimde eşime yanlışlıkla Ayşe diyeceğimi ve başıma gelebilecekleri düşünemiyordum. Bizimkiler dizisine 4’üncü kat penceresinde başladık. Yükseklik korkum olduğu için 1’inci kata indiler. Cemil’in evi bir anne ile kızın eviydi. Dizi o kadar uzun sürdü ki artık o evde anne kızla yaşamaya başladım. Yemeğimi yapıyorlar, yatağımı yapıyorlardı. Üşüyünce üstümü örtüyorlardı.”

SİLAH KULLANMAYI BİLMİYORUM

Maddi ve manevi yönden İstanbul’da yaşamanın çok zor olduğunu ve yaklaşık 5 yıl önce İzmir’e yerleşmeye karar verdiğini ifade eden Sayıner, “Diziler öyle bir hale geldi ki… Bu kadar senedir dizilerde oynadınız, yeni dönemde televizyonda gözükmüyorsunuz diyorlar. Silah kullanmayı bilmiyorum o yüzden diyorum. Alanya’ya gittim, orada 3 sene yaşadım. Baktım orada tiyatro yapamıyorum; İzmir’e geldim. Geliş o geliş… İzmir sıcak ve modern bir şehir. Diğer metropollere kıyasla İzmir her zaman 50 sene önde gitmiştir. Şu an hayatımda sadece tiyatro var. Turneye çıkıyoruz. Bu yaşta zor oluyor ama tiyatro başka bir aşk. Geçen ay 11 gün Doğu Anadolu’daydık. Kimsenin gitmediği yerlere gidiyoruz. Artık sadece tiyatro yapmak istiyorum. Beni yoruluyor artık sinema filmleri, diziler. Sahne benim için yaşam demek. Sahne olmadan yaşayamam. Çok yoruluyorum turneler nedeniyle ama arkamda bir ekip var. Onları yarı yolda bırakmak istemiyorum. O nedenle yorgun argın sahnelere çıkıyoruz. Bizimkiler dizisinden sonra hayatımda çok güzel şeyler oldu. Mesela bu kültür merkezine adımın verilmesi çok onur verici bir şey... Ayrıca bir işletmeci Antalya’da dört tane mekan açarak benim ismimi verdi. Bunlar onur verici şeyler. Maddi anlamda tiyatro bir şey kazandırmaz insana. Büyük paralar kazanmadım hiç. Ama Cemil kazandı. O da kazanınca borçlarımızı ödedi” dedi.

ONUR VERİCİ

Karşıyaka Yeni Girne Bulvarı üzerinde bulunan Uğurtan Sayıner Gösteri ve Sanat Merkezi kurucularından Hasan Kızılaslan, önceden Uğurtan Sayıner ile tanıştığını ve sanat merkezine kendisinin adını vermek istediğini söylediğinde Sayıner’in gözyaşlarını tutamadığını belirtti. Kültür merkezine adının verilmesinden büyük onur duyduğunu söyleyen Sayıner ise, duygularını şöyle aktardı: “Oyunca kardeşim Hasan Kızılarslan’a çok teşekkür ediyorum. Bir kültür merkezi açtı ve benim adımı verdi. Bu beni çok duygulandırdı. Ülkemizde insanların değeri öldükten sonra anlaşılıyor. Ölmeden önce böyle bir yere adımın verilmesi onur verici. Şu an çok fazla seyircimiz yok. Mekanı fazla tanıtamadık. Dilerim bundan sonra seyirci gelir, salonumuz tıklım tıklım dolar. Ama insanlar tiyatrodan uzaklaştılar. 1960’lı yıllarda Devekuşu Kabare, Üç Maymun Kabare’nin biletleri 4 ay sonrasına satılırdı. Yani 4 ay boyunca salon full olurdu. Şimdi belediye oyunları alıp ücretsiz oynatıyor. Sahneye çıktığınızda bir bakıyorsunuz salonda 20 kişi anca var. İnsanlar tiyatrodan iyice uzaklaştı, bunun birtakım siyasi sebepleri var elbette.”

KEŞKE DOSTLARIM YAŞASAYDI DA…

Bizimkiler dizisinin setinde yaşadığı güzel anıları asla unutamadığını anlatan Sayıner, “O set unutulacak bir set değil. Her anı benim için çok değerliydi. 14 yıl sürdü. O günleri çok özlüyorum. Sette çok eğleniyorduk. En çok Ercan’la eğlenirdim. Beraber yıllarca tiyatro yaptık. Bana bakışından ne söylemek istediğini anlardım, o da benim bakışımdan anlardı. Böylesine bir yakınlık vardı aramızda. Bizimkiler dizisi bana çok şey kattı ama üzgünüm. Diziden görüşecek arkadaşım kalmadı, hepsi vefat etti. Hepimiz eskiden birlikte tiyatro yapmış oyunculardık. Bizimkiler dizisi bana ne getirdi derseniz Cemil’i getirdi. Bundan dolayı çok mutluyum. Gençler de tanıyor, çok seviyor Cemil’i. Bizimkiler’den sonra dizilerde oynamadım ama sinema filminde oynadım. Dizilerden teklif gelmedi, sivri laflar ederseniz gelmez zaten. Keşke dostlarım yaşasaydı da Bizimkiler dizisini çekmeye devam etseydik” dedi.

KENDİLERİNE BİR USTA BULSUNLAR

Oyunculuk alanında kendini geliştirmek isteyen gençlere tavsiyelerde bulunan Sayıner, şunları söyledi: “Tiyatro eğitimi almak çok kolay bir şey değil. Ben konservatuvarlara karşıyım. Oradan çıkan gençler sahnede durmasını bile bilmiyorlar ama bir usta-çırak ilişkisi olduğu zaman yetişen oyuncu adam gibi oyuncu oluyor. Usta-çırak ilişkisi çok önemli... Gençlere tavsiyem kendilerine bir usta bulsunlar. Çok yetenekli gençler var ama isim vermeyeyim. Bir de abuk sabuk gençler var. Hep gençler var ama. Güzel ve yakışıklı gençler… Bizim zamanımızda dizilerde hep tiyatro oyuncuları oynardı. Yeşilçam ise bünyesine tiyatrocu sokmazdı. Örneğin bir garson bütün filmlerde garson olurdu. 1970’li yıllardan sonra tiyatro oyuncularını Yeşilçam’a almaya başladılar.”

ERCAN’LA 3 AY ÖNCE GÖRÜŞMÜŞTÜK

Bizimkiler dizisinde sergilediği ‘Kapıcı Cafer’ karakteriyle hafızalara kazınan ve geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Ercan Yazgan ile aralarında çok güçlü bağın olduğunu gözleri dolarak anlatan Sayıner, “Ercan, çok yakın arkadaşımdı. Kendisiyle en son 3 ay önce görüşmüştük. Onunla dostluğumuz öyle böyle değildi. Bizimkiler dizisinde herkes kendisinden bir şeyler buluyordu. Her apartmanda bir sarhoş vardır, her apartmanda despot bir apartman yöneticisi vardır. Her apartmanda bir tane üç kağıtçı kapıcı vardır. Yengeler beni hiç sevmezdi eşlerini içkiye alıştırıyorum diye. Cemil sevecen bir adamdı, insanları çok seviyordu ama her şeylerine karışıyordu. Ama onun dışında da sevgi dolu bir adamdı. İçki içmesine rağmen karısı bile çok seviyordu Cemil’i. Uğurtan, biraz içine kapanık bir adamdır. Cemil, her şeye karışan… Ama evlilik konusunda aynıyız. Evdeki de haşlar, dizideki de. Ailem İzmit’te. Eşimle ayrıldık. İki çocuğum var. Kızım evli sosyolog. Oğlum sinema televizyon mezunu; şimdi master yapıyor. Hiç pişmanlığım olmadı hayatımda yaptığım her şeyden mutluyum. Yalana tahammül edemem. Bir de bencilliğe. Hep ben demek dünyanın en büyük yanlışı” dedi.

ÖLMEDİM YAŞIYORUM

Hakkında çıkan haberlere isyan eden Sayner, “Her ay bir ölüm haberimi alıyorum. Öldüğümü söylüyorlar ama yaşıyorum işte. Hiç aç kalmadım, kimseye muhtaç değilim. Gayet sağlıklıyım, perişan halde değilim. Karşıyaka’da yaşıyorum. Perişanlık bu halde olmaksa ben perişanım. Çok güzel bir mekanımız var. Çok güzel bir tiyatromuz var. Bütün Anadolu’yu dolaşıyoruz. Bütün bunlara rağmen benim süründüğüm öldüğüm haberleri neden çıkar bilemiyorum. Ben sağlamım. Mutluyum, her şey çok güzel. Cemil olsa herhalde Sevim’e devrederdi bu haberleri çıkaranları” şeklinde konuştu.